2 Mayıs 2015 Cumartesi

Sınav sonuçları açıklanırken ben




Ben yine fotobloğa bağlarım arkadaşlar, çok da şeyapmayın sdfghj

Burayı ödev bloğum ilan ediyorum dfghgh neyse

Soğuk içime işlerken yürüyorum sokakta. Her adımda titrememe rağmen başımı eğmeden ilerliyorum. Attığım emin adımların bir sonu yok, belli bir rotam yok, gideceğim sıcak bir ev yok, geleceğim yok. Yokların şehri burası benim için, burasının bana hiçbir faydası yok. Şehrin kalabalığında kaybolmuş hissediyorum. Yanımdan geçen kırmızı atkılı kız takılıyor gözüme, durup gidişini izliyorum arkadan. Yetişmesi gereken bir yer var belli, benimse yetişmem gereken bir yer bile yok.
Sevgiden mahrum büyüyen biriyim ben... Sevgisiz büyüyen yüreğimin havadan daha soğuk olduğunu biliyorum. İçimde sevgiye dair her şeyin yerdeki buzdan daha çok donduğunu bildiğim gibi. O an vaz geçiyorum her şeyden, savaşmaktan vaz geçiyorum. Yolumun üstündeki parka giriyorum usulca. En tenhadaki banka uzanıp ölümü bekliyorum yavaşça. Soğuğun acımasız ama yumuşak ellerine bırakıyorum kendimi. Bir daha açmamak üzere gözlerimi kapatıyorum.

Ödev Şeysimdi Kalsın Burda

Gözlerini yeni bir güne açtı adam. Her zamanki gibi yatakta oturup tam anlamıyla uyanmayı bekledi. Uyandıktan sonra yaklaşık 5 dk kendine gelemiyordu. Tamamen uyanınca kafasını pencereye çevirdi. Belli bir saatte uyanmazdı, saatlerle pek arası yoktu, aslında bir saati de yoktu. Ormandaki evinde inzivaya çekildiğinden beri ne saat ne de takvim kullanıyordu. Yalnızca ilkbaharda olduğunu tahmin edebiliyordu. Kalkıp yüzünü yıkadı, sonra da kahvaltı yapmak üzere mutfağa yöneldi. Tek başına yemek yemeyi sevmiyordu. Neyse ki yalnızlığına engel olan arkadaşlara sahipti. Her zamanki gibi kahvaltıdan sonra resim çizmek üzere bahçedeki verandasına yerleşti. Çiçekleri, kuşları severdi ama onlara odaklı çizim yapmayı sevdiği pek söylenemezdi. İnsanlar çok daha ilgi çekiciydi ona göre. Yine çizmeye başlamadan önce karşısındaki manzarayı izlemeyi seçmişti. Karşısında sarı kıvırcık saçlarıyla, masmavi gözleriyle sevimli mi sevimli bir çocuk vardı. Onun yanında da en az çocuk kadar sevimli bir köpek… Tasmasında “Danger” yazan köpeğin tehlikeden çok uzak bir görüntüsü vardı. Hayallerindeki çocuk ve köpekti karşısındakiler, zaten ikisi de hayal ürününden başka bir şey değildi. Bir ressamın hayatı pek ilgi çekici sayılmazdı belki ama ‘şizofren bi ressamın hayatı’ ilginç olabilirdi.


-Yazıyı okuyanlar-





Tutamadığımız Eller Dokunamadığımız Hayaller

Bazen sadece tutamayacağımız ellerin hayalini kurarız. Bu bulutlara ya da yıldızlara dokunmayı istemek gibi bir şey. İmkansız bir şeyin hayalini kurmaktır belki? Ömrümüzün sonuna kadar sıcaklığını hissedemeyeceğimiz kişiler yüreğimizi yangın yerine çevirir. 
Hani olur ya kitapta hiç görmediğin karakterin  yüzünü hayal edersin, ona benzer işte... Sarılmanın hayalini kurarsın. Şanslıysan  burnuna kokusu gelir. Hiç bilmediğin koku dolar genizlerine. Hatta o kadar ki, gözlerini bile yaşartır.
Öyle işte bazen tutamayacağımız ellerin hayalini kurarız. Hani filmlerde de olur ya tam eline dokununca karşındaki  küllere dönüşür. Sadece merak ediyorum, dokunduğumda küllere dönüşmeyeceğin o gün ne zaman gelecek? Ya da şöyle mi sormalıyım; Ellerine dokunabileceğim o gün gelecek mi? 

Bu duygusal yazıya bu gif oldu mu hiç diyosanız, bence oldu sdfgh fazla bakmayın o.o

Normal olmak pasif direniştir, anormal olmak aktif protesto.



Genelde ilk yazıda bloggerlar kendini tanıtıyormuş, normali buymuş. Pekala, konumuz 'normal olmak' olsun o zaman.

Öncelikle size sormak istediğim şey normal/anormal nedir? Norm kural demektir. Bu durumda normal kurallara uyan demek oluyor, burada bi sıkıntı yok. Peki kim neye göre koyar bu kuralları? Her yerde, her duruma uygun yazılı olmayan bi kural vardır ama çoğu kişi bu kuralları sorgulamaz. Cinsiyetiniz kızsa eğer şu kuralları mutlaka duymuşsunuzdur 'Bacaklarını gere gere oturma-Kahkaha atma-Fazla ses çıkarma, gürültücü olma' İlk olarak neden benim oturuş şeklim bir başkasını ilgilendiriyor? Rahat rahat niye gülemiyorum? Erkekler istediği gibi anırırken neden kızlar kısık sesli olmak zorunda? Toplumda bunları sorgulayamazsınız çünkü bi kafede arkadaşıyla gülen, biraz rahat oturan, aşırıya kaçmadan ses yapan bi kız anormal karşılanır. Sanırım şu 'kurallar topluluğu' denen saçma şeylere uymayınca anormal oluyoruz. Bu durumda tek bir kelime kişiliğimi yansıtabilir. "Anormal" 














Sağlıcakla kalın~